Optogramı
daha önce duyanınız var mı eminim ki yoktur. Bu yazıyı yazmadan önce benim de bildiğim
söylenemez. Oldukça ilginç bir konu olan optogram Jules Verne’in kitabına bile
konu olmuştur. Kip Kardeşlerin hikâyesinin anlatıldığı kitapta; gemi kaptanı öldürülmüştür.
Bulunan deliller sonucu Kip Kardeşler suçlu bulunmuş ve tutuklanmıştır. Hikâyenin
devamında kurbanın oğlu, babasının büyütülmüş fotoğraflarını incelediğinde
gözlerinde gerçek katili görür ve Kip Kardeşler böylece kurtulur.
Dr. Bishop Fringe’in
ikinci bölümünde bunun nasıl gerçekleştiğini şu cümleyle açıklamıştı:
Jules Verne’in çok az kişi tarafından bilinen Kip Kardeşler eserinde, insanların tam ölüm anlarında gördükleri görüntünün kalıcı olarak göz retinasına yerleştiği varsayımını ortaya atmıştır.
Yine
aynı bölümde, Olivia kurbanlarının hipofiz bezini alan bir seri katilin
peşindedir. Onu daha önce elinden kaçırmıştır ama bu sefer Dr Bishop’ın deli saçması
bir fikri vardır. Öldürülen son kurbanın gördüğü son görüntüyü retinadan yansıtacak
öldüğü yer görülebilecekti. Bu yöntem gerçektende işe yaramış katil yakalanabilmişti.
Yakaladıkları
kişi aslında bir deney ürünüdür ve yaşlanmasını engelleyecek tek şey
kurbanlarından almış olduğu hipofiz bezidir.
Herkes
diyecektir ama bu sadece bir dizi gerçekleşmesi imkânsızdır.
Ne kadar
olağan dışı görünse de optogram uzun yıllardır biliniyordu.
19.
yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış bu teori bilimsel temellere dayanmaktadır.
Şöyle ki Alman fizyolog Wilhelm Kühne bir takım yaptığı deneylerle bunun
olabileceğini göstermiştir. Sayısız hayvanda deneyler yapmıştır fakat bulduğu
yöntemle sadece albino türü tavşanlar da başarılı sonuç gözlemleyebildi.
Kühne albino tavşanı parmaklıklı pencereye
bakacak şekilde sabitledi. Daha sonra kafasını bir örtüyle kapatarak tavşanın
pencereyi görmesini engelledi. Buradaki amacı gözün karanlıkta kaldığı zaman
salgılamış olduğu protein olan rhodopsinin, retinada birikmesini sağlamaktı.
Birkaç dakika sonunda tavşanı bu seferde ışığa maruz bıraktı. Son olarak
başlarını kesti ve arka gözün yarısını potasyum alüminyum sülfat solüsyonuna
attı. Burada bir parentez açmak istiyorum.Bu çözelti halk arasında şap adıyla
bilinen çift tuz grubuna giren bileşiklerdir.
Genel formülleri [Me+1Me+3(SO4)2.12H2O]
şeklindedir. Buradaki Me+1 = K+, NH4+, Rb+, Cs+, TI+; Me+3 =
Al+3, Fe+3, Ga+3, In+3, Cr+3, V+3 şeklinde ifade edilebilir. Suda
çözünebilir, tatlıdır ve asitle reaksiyona girebilir.
Su
saflaştırmada, kan durdurucu olarak kan taşında, terleme önleyici ve
antibakteriyel özelliğinden dolayı deodorantlarda, yangına dayanıklı kıyafet ve
materyal üretiminde, yangın söndürücülerde, oyun hamurunda, aşının etkisini
artıran ana yardımcı madde vb. Çamur ve boksitten elde edilebilir. Bu
malzemeler kalsinasyon işleminden geçtikten sonra sülfürik asitle karıştırılır
ve ısıtılır. Temiz çözelti çekilir ve asit potasyum sülfatla karıştırılır. Son
olarak kristalizasyon işleminden geçirilir.
Optogram konusuna geri dönersek, Kühne’nin bu
çözeltide tutmasının amacı beyazlatılmış rhodopsinin sabit olarak kalabilmesini
sağlamaktı. Gözü çözeltiden çıkarıp retina kısmını incelediğinde amacına
ulaşmıştı. Tavşanın ölmeden önce görmüş olduğu son görüntü olan demir
parmaklıklı pencere, retina üstüne işlenmişti.
Yaptığı bu deneyle imkânsız gibi görünen bu teoriyi Wilhelm Kühne
ispatlayabilmişti. Onun bu başarısı o zamanlarda büyük yankı uyandırmıştı
kaynak:
http://en.wikipedia.org/wiki/Optography
http://en.wikipedia.org/wiki/Alum
http://tr.wikipedia.org/wiki/Şap_(bileşik)
Yorumlar
Yorum Gönder