ESKİ MISIR'DA SONSUZLUĞA GİDEN YOL





Merhaba, blogumu takip edenlerin bildiği üzere yazılarımın konusu genelde dizilerde geçen kimya üzerinedir. Bazen de sinema filmlerinin ana konusu veya en can alıcı sahnelerinden biri olur. Limitless filmindeki NZT ve Pulp Fiction ın meshur adrenalin iğnesi sahnesi gibi...

İşte yine sinema filmleriyle karşınızdayım. Patlamış mısırınızı alın.. koltuğunuza oturun… film başlamak üzere….

2000li yıllarda Hollywood filmlerinin ülkemizde zirve yaptığı dönemde TRT' de sayısız film yayınlanırdı. Birbirinden önemli yapımlar arasında belki de çocukken en etkilendiklerim Müzedeki Hayalet ve Mumya filmleriydi.











Hatırlayabildiniz mi?

Louvre müzesinin koridorlarında gezip adının yazılı olduğu yüzüğü arayan Belphegor ve aşkı için en büyük cezaya çarptırılan lanetli mumya Imhotep…


Müzedeki Hayalet 2001



Mumya 1999


İzlerken bazı sahnelerde korkup gözlerimizi kapatırken bazı sahnelerde ise meraklı gözlerle ekrana kilitleniyorduk. Mumyalar, törenler ve özellikle şekillerden oluşan karmaşık hiyeroglifler.

İşte bu yazımda Eski Mısır’ın sırlarına açıklık getiricez. Mumyalama işlemi nedir hangi kimyasallar kullanılır? Bu işlem nasıl gerçekleştirilir gibi. 

Öncelikle tarihte bir yolculuğa çıkarak Eski Mısıra uzanalım.

Eski Mısırlılar zamanına göre çok üstün bir medeniyetti. Nil taşkınlarını hesaplayabilme ve buna göre ekim ve hasat aylarını belirleyebilme, kendilerine has yazı ve sayma sistemi, astronomi, matematik, mimari, sağlık, eczacılık, kimya ve pek çok konuda önemli bilgilere sahiptiler. Eski Mısırlılar ölümden sonra bir hayat olduğu inancına da sahip bir toplumdu. Bu nedenle ölümden sonra bedenin yolculuğuna devam edebilmesi için bozulmaması gerektiğine inanıyorlardı. Ayrıca öteki dünyada kullanabilmeleri içinde eşyalarıyla birlikte gömülmesi gerektiğini düşünüyorlardı. Mumyalama işlemi ve oda biçiminde mezarları da bu düşünce etrafında geliştirdiler. Mumyalama işlemi bedenin bütünlüğünü koruyor aynı zamanda ruhun öteki dünyada tanınmasını sağlayarak tanrılar arasına kabulünü sağlıyordu. Bedeni bozulan(ağız kısmı özellikle) bir Mısırlı ruhlar alemin de adını söyleyemez ve sonsuza kadar boşlukta kalırdı. En azından inançları bu şekildeydi. Hatırlarsanız Müzedeki Hayalet filminde de mumyamız geceleri isminin yazılı olduğu yüzüğü arıyordu. Bu sayede adını öğrenebilecek ve ruh özgürlüğüne kavuşabilecekti. Filmin sonunda yüzük bulunur ve ağız açma töreniyle ruh adını öğrenerek sonsuz yolculuğuna çıkabilmişti.  Kısa tarih dersinden sonra mumyalama işlemi nasıl yapılır biraz da bundan bahsedelim.






Mumyalama İşlemi 3 aşamadan oluşmaktaydı.

1 İç organları çıkarma ve kanopik denen kaplara koyma
2 Kurutma
3 Doldurma


1.    İç organları çıkarma ve kanopik denen kaplara koyma

İç organlar ölüm gerçekleştikten kısa süre sonra çürümesi nedeniyle bedeni korumasız hale getiriyordu. Bu nedenle eski mumyacılar bütün iç organları çıkarıyorlardı. Mide bağırsak pankreas akciğer, karaciğer ve safra kesesi buna dahildi. Bedende bırakılan tek organ kalp oluyordu. Kalp dünyada yapılan iyilik ve kötülükleri saklayan öteki dünyada Anubis in terazisinde tartılacaktı. Terazinin kefelerinin birine kalp diğerine Doğruluk tanrısı Ma’at ın gerçeklik tüyü koyulacaktı. Kalp kötülüklerden dolayı ağır gelirse terazinin başında bekleyen timsah aslan ve su aygırı karışımı hayvan Ammit tarafından kalp yenilecek ve sonsuza kadar yok olacaktı.(Ani Papirüsü) En azından Mısırlılar buna inanıyordu.

2.    Kurutma

Kurutma işlemi Natron diye adlandırdıkları tuz ile gerçekleştiriliyordu. Bu sayede bozulma engelleniyordu. (Yazının devamında detaylar olacak.)

3.    Doldurma

Doldurma işlemi; bedenin zamanla çöküp bozulmaması için yapılması zorunluydu. Bu işlem sırasında güzel kokulu otlar, keten ve bez parçaları kullanılırdı.

Herodota Göre Mumyalama Dereceleri

Mısırlılar için öteki dünyaya geçişte insan bedeninin korunması son derece büyük bir öneme sahipti. Bu nedenle zengin fakir fark etmeden toplumun hemen hemen hepsi mumyalama işlemini gerçekleştiriyordu. Mumyalama işlemi pahalı bir işlemdi bu nedenle en iyisinden, en yoksul kesim tarafından kullanılan yönteme kadar farklı metodlar kullanılıyordu.
Tarihçi Herodota göre 3 yöntem mevcuttu.

1- ‘’En İyi Yöntem’’


Bu yöntem kurutma yoluyla bedeni muhafaza etmek ve böceklerden korumakta kullanılan en pahalı yöntemdi.
Herodota göre ilk olarak beyin burun boşluğundan kafatasına sokulan bir kanca ile çıkartılıyordu. Fakat yapılan yeni yapılan kazılarda beynin bu şekilde çıkarılmadığı ortaya çıktı. Herodot un dedikleri yanlış değil biraz eksikti. Burundan sokulan bir çubukla süngerimsi yapıda olan ethmoid kemiği kırılıyor ve daha sonra kafatasında açılan boşluğa bir kanca sokuluyor. Daha sonra çevirmek suretiyle beyin parçalanıp sıvılaştırılıyordu. Son olarak beden ters çevrilerek yer çekimiyle beynin burun boşluğundan akması sağlanıyordu. Mumyalayıcılar daha sonra kalan beyin dokularını bakterilerden korumak amacıyla belli ilaçlarla kafatasını duruluyorlardı. Sıradaki aşamada göğüs kısmına 9 cm‘lik bir kesik açılarak iç organların çıkarılması sağlanıyordu. Herodot bu organların ayrı ayrı çıkarılıp sarılmasını ve kaplara geri koyulmasını tartışmaz. Ama arkeolojik buluntular bu organların kanopik denen kaplara koyulduğunu gösterir. Her kabın koyulacağı organlar bellidir. Bunlar Horus’un 4 Oğlunu temsil eden 4 adet kanopik kap kullanılır.


(Soldan) Hapi, Duamutef,Qebehsenuef ve İmsety

·       İmsety: Kabın baş kısmı insan kafası şeklindedir ve karaciğer burada saklanırdı.
·       Duamutef: Kabın baş kısmı çakal kafası şeklindedir ve mide burada saklanırdı.
·       Hapi: Kabın baş kısmı babun kafası şeklindedir ve akciğer burada saklanırdı.
·       Qebehsenuef: Kabın baş kısmı şahin kafası şeklindedir ve bağırsaklar burada saklanırdı.

Bu kaplara koyulmasının sebebi öteki dünyaya geçişte Horus’un 4 oğlunun ölen kişiye yardım edeceğine inanıyorlardı.
Karın boşluğuna organlar çıkarıldıktan sonra hurma şarabı ile durulanıp hoş kokulu bitkiler, baharatlar ve kokulu mir ile karıştırılmış ağaç talaşı yerleştirilirdi.
Beden daha sonra Kahire yakınlarında bulunan bir vadi olan Net-jeryt bölgesinden çıkarılan natron adı verilen bir çeşit tuzda 70 gün bekletilirdi. Böylece vücut tamamen sudan arındırılmış oluyordu. Herodot 70 günden fazla tutulmaması konusunda oldukça ısrarcıdır.
Eğer 70 günden az tutulursa vücuttan yeterince su alınamaz ve ceset çürür veya daha fazla tutulursa beden sargılama pozisyonu için fazla katı olurdu.
Mumyalayıcılar bu işlemden sonra bedeni yıkayıp keten bandajlarla sargılama işlemini gerçekleştirir. Sargılama işlemi antiseptik ve su geçirmez özellikler kazandırdığından bedeni tamamen koruyarak bir bütün halinde muhafaza edebildiğini yakın zamanda yapılan araştırmalar ispatlamıştır.
Son olarak beden ailesine geri teslim edilir. Mükemmel mumya insan şeklinde tahtadan yapılmış bir tabuta daha zengin aileler ise bu tabutu lahite yerleştirirdi.


2- Harcamadan Kaçınma


Herodot bu işlemi orta kesimli aileler tarafından veya harcamadan kaçınmak isteyen insanlar tarafından uygulanan yöntemler olarak tanımladı. Bu yöntemde sedir ağacından yapılan bir yağ türevi karın boşluğuna enjekte ediliyordu. Bir rektal tıkaç yağın kaçmasını engelliyordu. Bu yağın iki amacı vardı. Karın boşluğunu dezenfekte etme ve iç organları sıvılaştırmaya yarıyordu. Böylece kanopik kaplara koyulması gereken bir organ bulunmadığından masraf azalıyordu.
Daha sonra ilk yöntemde olduğu gibi beden 70 gün natron tuzunda bekletilirdi. Bu zaman sonunda bedenin içindeki sedir ağacı yağı organları sıvılaştırmıştır. Karın bölgesinde bulunan sıvılaşmış organlar rektum yoluyla dışarı çıkartılır. Böylece beden sudan uzaklaştırılmış olur. Son olarak beden aileye teslim edilirdi. Herodot bu tür mumyaların gömülme sürecinden bahsetmez ama belkide kuyu mezarlara yerleştirilmiş olabilir. Fakir kişiler pişmiş kilden tabutlar kullanırdı.

 3- En Ucuz Yöntem

Mumyalayıcılar bağırsakları lavman benzeri bir yöntemle ismi bilinmeyen bir sıvıyla temizlerlerdi. Daha sonra 70 gün natron tuzunda bekletilir ve aileye teslim edilirdi. Herodot bu yöntem hakkında çok ayrıntı vermemiştir.

Herodot zamanında böyle notlar almıştı peki işin kimyası neydi ?

Natron Tuzu

Bedenin kurutulmasında kullanılan “Natron” sodyum karbonat dekahidrat, %17 sodyum bikarbonat ve az miktarda sodyum klorür ve sodyum sülfat içeren bir tuz çeşididir. Saf halde bulunurken beyaz renksizdir fakat saflığa göre rengi değişebilir. Kurak bölgelerde bulunan tuz göllerinde doğal olarak bulunur.

Molekül Formülleri

Na2CO3·10H20            Sodyum karbonat dekahidrat
NaHCO3                         Sodyum bikarbonat
NaCl                            Sodyum klorür
Na2SO4                            Sodyum sülfat

Natron antik zamanda çok büyük öneme sahipti.
Sabun benzeri özelliğiyle evlerde temizlik aracı, diş ve ağız temizliğinde, antiseptik özelliği nedeniyle küçük yara ve kesiklerin tedavisinde su tutucu özelliği sayesinde mumyalama işlemlerinde kullanılmaktaydı. Sodyumun simgesi olan Na bu kelimeden türemiştir.
Antik Mısırda Natron a ntry denilirdi ve çıkarıldığı vadide aynı isimle anıldı. Daha sonra Latinceye Natrium olarak geçti.

Hurma Şarabı

Fermantasyon yöntemi ile doğal yollardan elde edilen şarapta bulunan etil alkol iyi bir antiseptik olması sebebiyle bedeni bakteri ve mantarlara karşı koruyucu bir göreve sahipti. Mikroorganizmaların hücre duvarlarını eriterek denatüre olmalarını(yapılarının bozulması) sağlar.
Doğal etil alkol eldesi glikoliz olarak adlandırılır ve basit olarak aşağıdaki gibidir:


        enzim

C6H12O6   ------------ >   2C2H5OH  +     2CO2        +     2 ATP  +  ısı
 (Glikoz)                        (etil alkol)   (karbondioksit)   ( enerji)

Sedir Ağacı Yağı

Doğal bir böcek kovucu bileşene sahiptir. Bitkilerin distilasyonu sonucunda çıkan yan üründür.

Tarçın

Bedenin kötü kokulardan arındırılması için kullanılırdı. Yapısında bulunan sinnamaldehit, tarçının kendine has doğal kokusunu ve tadını oluşturan organik bileşiktir.

C6H5CH=CHCHO                 Molekül formülü

3-Fenilpropenal                           IUPAC ismi

                 
 Sinnamaldehit moleküler yapısı


 



Reçine ve Bitumen

Kurutma işlemi sonlandıktan sonra bedenin bozulmadan korunabilmesi için bandajlanması gerekiyordu. Bu nedenle keten bezlere reçine sürülüp hava almaması sağlanırdı. Bazen de petrolün işlenmemiş hali olan bitumen dediğimiz (zift) bu işlem için kullanılırdı.
Yapısında doğal olarak bulunan abietik asit reçinenin temel yapısını oluşturmaktadır.

C19H29COOH                                     Molekül Formulü

    


Abieta-7,13-dien-18-oic acid              IUPAC ismi 




                             Abietik asit
                    moleküler yapısı








Mumyalama işleminde kullanılan kimyasallar genel olarak bunlardan ibaretti. Yazımı sonlandırmadan önce ölüyü yad etmek için yaptırılan taştan dua kitabesini paylaşmak istiyorum. (Yazar Peter Le Page Renouf' un "The Book of The Dead " adlı kitabından alıntıdır.)

“Bu yerden geçen biri ölmüş …… kişisini hatırlasın. Bu taşı okuyan ölünün ruhu için armağan olan duayı okusun”

"Heykellerin mihraplarında ebediyen kalsın…Bedenin mezarında sabit dursun… Batı güzelliklerinle sevinsin…Batı dağından arzunca çıkıp girebilesin, önünde öbür dünya kapılarının ardına kadar açıldığını göresin…Dağda yükseldiği zaman Ra’ya tapabilesin ve ufkun eşiğinde dinlenirken onu yüceltebilesin..Etrafı ebedi bahçelerle çevrili gök havuzunun kıyılarında her zaman gezebilesin… "


Kaynakça:

Yorumlar